Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP’nin tüzük kurultayında partisine sitem etti. Yavaş, “Bir kasıt aramıyorum ancak kurumsal bir partide eğer iki belediye başkanı konuşturuluyorsa şöyle bir sorun vardır. Aylardır yapılan fitne ateşine yani Ekrem mi Mansur mu şiddetli bir halde karşı çıkıyorum. Bu hususta Sayın Genel Başkanımızın görüşü ve açıklaması aşikâr. Biz 14 tane Büyükşehir Belediye Lideriyiz yalnızca ikisini konuşturursanız buradan biz de fitne ateşine odun atmış oluyoruz.” tabirlerini kullandı.
“BEN DE EKREM LİDERİM ÜZERE BİR KONUŞMA YAPMAK İSTERDİM”
Yavaş’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Polemik çıkarmak istemiyorum ancak ben de Ekrem Liderimin hoş konuşması üzere bir konuşma yapmak isterdim, Türkiye’nin tüm problemlerine değinen ve fikirlerimi de açıklamak isterdim. Fakat Maalesef bir saat evvel bana telefon açılıp siz de konuşun dendi.
Bir kasıt aramıyorum fakat kurumsal bir partide eğer iki belediye başkanı konuşturuluyorsa şöyle bir sorun vardır. Aylardır yapılan fitne ateşine yani Ekrem mi Mansur mu şiddetli bir halde karşı çıkıyorum. Bu hususta Sayın Genel Başkanımızın görüşü ve açıklaması belirli. Biz 14 tane Büyükşehir Belediye Lideriyiz yalnızca ikisini konuşturursanız buradan biz de fitne ateşine odun atmış oluyoruz. Yani ben isterdim ki bütün arkadaşlarımız bu bahiste görüşlerini açıklasın. Ya da ileriye dönük bir şey düşünülüyorsa ikimiz de tıpkı şeyleri anlatacağız birebir hislere sahibiz. En azından bir gece öncesinden promter hazırlayarak bir konuşma hazırlayabilirdik. Biz de Türkiye’ye bir ileti verebilirdik.
2002 DEVRİNİ HATIRLATTI
Dün ekranlarda da söyledim. Partimiz Tüzük Kurultayı’nı muvaffakiyetle atlatmıştır. Akabinde Program Kurultayı’nı da atlatacak. Bu ülke için ne yapacağımızı nasıl başaralı olacağımızı kesinlikle ortaya koyacağız. Milletimize hangi bahse nasıl deva bulacağımızı göstermek bizim misyonumuz. Beşerler ikna olursa oy verir. Biz ikan ettiğimizi de düşünüyoruz. 11 Büyükşehir Belediye başkanı olarak seçildiğimizde yaptığımız toplantılarda üzerimize düşen sorumluluğu bildiğimizi. Yıllardır kutuplaşma siyasetleri nedeniyle bunlar gelirse bu türlü olur endişesiyle mevcut nizamlarına devam ettirdiklerini, bir sefer elimize fırsat geçti. Biz 11 lider olarak başaralı olarak çok çok çok başarılı olmak suretiyle nasıl kentleri CHP yönetiyorsa, bütün ülkeyi bu kent üzere yönetecekler, Toplumsal demokrat belediye liderlerinin yönettiği kentlerde beşerler nasıl memnunsa işte CHP iktidarında da bütün ülkede huzur ve rahmetin ispat bizlere düşüyor diyerek çalıştık.
Bütün belediye liderlerimiz oylarını artırır, 11 olan Büyükşehir 14’e çıktı. Belediye sayımız da 412’ye ulaştı.
Sağlık sistemimiz ortada, tarım ortada, eğitim ortada. Öteki bir dünyada yaşıyorlar. Milli Eğitimin bakanı ilk gün vereceğimiz dersten bahsederken söylediği şeyler çok enteresan. Öteki bir dünyada öbür bir ülkede yaşıyorlar. Hiçbir yöneticinin kendi inancını, kendi ruh dünyasını öteki birilerine kabul ettirme hakkı yoktur. Bu nedenle bunun en hoş yolu güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek suretiyle fren istikrar ögelerinin da kesinlikle düzenlenme suretiyle tümden ortadan kaldıracak bir programa kesinlikle gereksinimimiz vardır.
2002 devrini hepimiz hatırlıyoruz. Nitekim ülkede büyük bir yoksulluk vardır. Bir lokma bir hırka diyerek iktidara geldiler. İnsanların yoksulluğunu kullandılar. Artık 23 yıl sonra bakıyoruz ki yolsuzluklar lisan boyu. Sadece ihale kanunu yüzlerce sefer değiştirilmiş ceza almamaları için. Yoksulluğu kabul bile etmiyorlar, Görmüyorlar artık yoksulluğu bitirdik diyorlar. Milletvekilleri bayat da olsa ekmek alıyorlarsa aç değildir üzere artık ülke gündeminden büsbütün kopmuş durumdalar.
“AÇIĞIMIZI ARAYACAKLAR, ELBETTE BULAMAYACAKLAR”
Yasaklar konusunda da konuşmaya gerek yok Ekrem liderimiz da söyledi. Daha evvel bizler de söyledik. En kolay akıllarına gelen şey yargı sopası. Bakan da diyor ki parmak sallamayın. Bakın Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bir avukatının yaptığı işleri şikâyet ettik. Kendisi de beni şikâyet etti. Sonuçta soruşturulacak süreç yok dendi, belediye lideri vazifesini yapmış dendi. Adalet Bakanı işi gücü bıraktı yazılı buyrukla bozma yoluna gitmek suretiyle yani bir öbür vatandaşın hakkını savunması gerekirken, bozma yoluna gitti. Bunlarla uğraşıyoruz. Rakibimiz artık bizim AKP değil görünen o ki bundan sonra biz yalnızca ve yalnızca savcı adliyeler güvenlik güçleriyle karşı karşıya geleceğiz. Açığımızı arayacaklar elbette bulamayacaklar zira hepimizin üzerine düşen en büyük sorumluluk, şeffaf adil bir formda açık ihalelerle yönetip bu ülkede yolsuzluk olmadan da yönetilebileceğini kesinlikle göstermemiz gerekiyor.
“NE ADLİYEDEN KORKUYORUZ, NE ÖBÜR BİR ŞEYDEN”
News
