Prof. Dr. Filiz Topaloğlu Demir, dünyada en sık görülen malignite tiplerinden biri olan deri kanserine ait değerli ihtarlarda bulunarak, “Melanom dışı deri kanserleri (bazal hücreli karsinom, skuamöz hücreli karsinom gibi) tüm malignitelerin yaklaşık yüzde 20’sini oluşturur. Malign melanom teşhis edilen toplam deri kanserlerinin yüzde 5’inden azını oluşturur. Öteki deri kanseri çeşitlerine nazaran daha az görülmesine karşın, deri kanserine bağlı ölümlerin büyük çoğunluğu melanomdan kaynaklanmaktadır. Melanom, deriye rengini veren, melanosit olarak isimlendirilen hücrelerin olağanın dışında çok ve denetimsiz çoğalması ile oluşur” biçiminde konuştu.
DERİDEKİ LEKE YAHUT KABARIKLIKLARA DİKKAT
Melanomun çoğunlukla olağan görünümlü deride yeni bir oluşum olarak çıktığına dikkati çeken Prof. Dr. Demir, şöyle devam etti:
“Daha az sıklıkla ise evvelce var olan bir ben üzerinde gelişim göstermektedir. Çoklukla koyu kahverengi ya da siyah renkli bir leke yahut kabarıklık olarak başlar. Vakitle büyüyen lezyonlara pembe ve çelik mavisi üzere renk tonları eklenebilir ya da mevcut koyu renkte açılma gözlenebilir. Nadiren de olsa pembemsi renkte yahut deri renginde bir kabarıklık olarak da ortaya çıkabilir. Bayanlarda en sık bacaklarda, erkeklerde ise en sık sırtta görülse de saçlı deri, ağız içi, genital bölge ve tırnaklar dahil bedenin rastgele bir yerinde görülebilir.”
“NEŞTER BEDELSE KANSER OLUR İNANIŞI YANLIŞSIZ DEĞİL”
Prof. Dr. Filiz Topaloğlu Demir, nizamlı aralıklarla bireyin kendi kendini muayene etmesi ve yeni çıkan kuşkulu oluşumları fark ettiğinde vakit kaybetmeden dermatoloji uzmanına başvurması gerektiğine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
“Melanomu erken tanımak ve öbür deri kanserlerinden ayırmak için dermoskopik inceleme olarak isimlendirilen ışık ve büyütme sistemleriyle inceleme yapılır. Klinik muayene ve dermatoskopik inceleme sonucunda melanom kuşkusu uyandıran lezyonlar teşhis ve tedavi maksadı ile cerrahi olarak çıkarılır ve patolojik inceleme ile kesin teşhis konulur. Yaygın olarak inanılan ‘neşter / bıçak bedelse kanser olur’ kelamı muhakkak gerçek değildir. Erken tanısı ve erken tedavisi hastaya tam düzelme talihini vermektedir. Teşhis ve tedavide geç kalınması kanserin süratle yayılmasına ve ölümlere neden olabilmektedir. Hem melanom hem de melanom dışı deri kanserleri çok faktörlü hastalıklar olarak kabul edilse de ultraviyole (UV) ışınlarına yahut ultraviyole lambalarına uzun periyodik ve korunmasız maruz kalma deri kanserinin ana nedenleri olarak kabul edilmektedir. Deri kanserinden korunmak için UV maruziyetinden kaçınmak yahut UV maruziyetinin azaltması önerilmektedir.”